Page 49 - kalkinma
P. 49

Öncelikle kendimi tanıtmam, turizm sektörü ile olan bağımı anlatmam gerek. Ben Tevhide Eroğlu. Büyük dedelerimizden devraldığımız
        bir mesleğin devamı olarak aile şirketimiz bünyesinde Zigana Dağı Gümüşkayak Tesislerini ve Limni Gölü Tabiat Parkını işletiyoruz.
        Dediğim  gibi  dedelerimizden  devralınmış  mesleği,  (o  zamanlar  için  sektör  bile  denilemese  de)  kendimizi  bildiğimizden  beri
        sürdürüyoruz. Zigana geçidine yolu düşen turistlere çocukluğumuzda yayla çiçeği, maden parçaları, ekmek ve bunun gibi şeyler
        satar, lokanta hizmeti sunardık. Yıllar geçti, devir değişti iptidai şartlarda yaylacılar haricinde tek tük gelen insanlara hizmet veren
        işletmelerimiz  bu  gün  yüzbinlere  ulaşan  ziyaretçiyi  ağırlamaya  başladı.
        Tabii bu gelişimde yapılan yatırımların çok önemli bir payı olsa da esas pay bizatihi Zigana Dağının kendisine aittir. Orta Asya›dan
        Anadolu›ya oradan da Avrupa›ya uzanan ‹pekyolu›nun en zorlu noktalarından biri olan Zigana Geçidi, yaşanmışlıkları ile ziyaretçisine
        sunduğu güzellikleri ile, engelleri ile haklı bir üne sahip olmuştur. Bu ün yüzyıllar boyunca dilden dile söylenegelmiş ve adına türküler,
        hikayeler, masallar yazılmıştır. Hal böyle olunca da Zigana Dağı dünyanın neresinde olursa olsun insanoğlu ile bir bağ kurmayı
        başarabilmiştir.
        Kurulan bu bağ sonucu adını duyan her insanın yüreğinde bir yer etmiş ve Zigana denildiğinde kulak kabartılmıştır. Bu konuyla
        alakalı ulusal haber ajanslarında çalışan bir muhabir arkadaşımız, «Her gün haber merkezlerimize günlük gelişmeleri haber yapıp
        gönderiyoruz. Eğer bu haberlerin kenarında köşesinde Zigana varsa emin olun o haberi ajansın ana sayfasında görebiliyorsunuz.
        Biz Zigana›ya emek veriyoruz ama Zigana›da bize karşılığını veriyor» ifadelerini kullanmıştı. Bizim için de aynı durum söz konusu. Biz
        Zigana için harcadıkça Zigana›da bize nimetlerini sunuyor. Yatırım anlamında ektiğinizin karşılığını alıyorsunuz.
        Peki,  yeterli  mi?  potansiyeline  tam  anlamıyla  kullanabiliyor  musunuz?  diye  soracak  olursanız  tabi  ki  hayır.  Bu  gün  Zigana›nın
        potansiyelinin belki  de  yüzde  birini  dahi  harekete  geçiremedik.  Bunun  başlıca  sebebini  şehir  olarak  turizm anlayışımızın  henüz
        emekleme döneminde olmasına bağlıyorum. Ve maalesef bu anlamda ne kadar sorunlu olduğumuzu da basına yansıyan yansımayan,
        gördüğümüz, duyduğumuz, tanık olduğumuz durumlar ortaya koyuyor. Örnek mi; başka illerde yılda 15 konağın restorasyonu az
        bulunurken, biz bir konağı bile ancak 5-3 yılda tamamlayabiliyoruz. Tabi bir de nasıl tamamladığımız ve nasıl değerlendirdiğimiz
        konusu var değil mi?
        Konu çok geniş, işin özünü de kaybetmemek gerekiyor. Kendime dönersem yaşadığım problemler ile
        ilgili bazı konuları da aktarayım. Aile işletmesi dedik ya, faaliyetimizi otel ve restoran işletmeciliğinden ziyade profesyonel pansiyonculuk
        olarak tanımlayabilirim. işletmenin mutfağından müdürlüğüne kadar her kademesinde görev yapıyorum. Hal böyle olunca, üzerine
        bir de Zigana Dağının coğrafi şartları ve işletmelerin fiziki yetersizlikleri eklenince zaman zaman ciddi problemler ile karşı karşıya
        kalıyoruz. Zorlu koşullar kalifiye eleman eksikliğine ve hatta eleman bulunamayışına neden oluyor. Dolayısıyla da müşteriyi tam
        anlamıyla memnun edemediğimiz durumlar oluyor.























































                                                            38
   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54