Page 13 - kalkinma
P. 13
Kırsal Alanlardan Kentsel Alanlara Göç
Ülkemizde, 1927’den 2012’ye kırsal nüfus 76%’dan 23%’e gerilemiştir. Kırsal kesimde yaşayanlar daha iyi iş olanakları, daha iyi
yaşam koşulları, daha iyi sağlık ve eğitim hizmetlerine ulaşabilmek için göçe devam etmektedirler. Göç çok farklı boyutlarda ve
nedenlerle biçimlenmekte bir taraftan Anadolu’nun küçük kentlerinin kentli ahalisi ‹stanbul, Ankara, ‹zmir gibi daha büyük kentlere
göç ederken yerlerini bu küçük kentlerin çevre köylerinden gelenlere bırakmakta ve diğer taraftan köylerden de bu büyük kentlere
akım devam etmektedir. Bu eğilimin sonucunda kırsal kesimde köyler terkedilmekte, ziraat ve hayvancılık özendirici enstrümanlarla
desteklenemediği için gerilemekte, büyük kentlere ulaşan kırsal nüfus bir taraftan hayal kırıklığı ve uyum sorunları yaşarken diğer
taraftan büyük kentler yapısal olarak gelenleri belirli koşullarda barındırma olanağı sağlayamadığı için köyleşmektedir. Bu süreçte,
1927 de nüfusu 797 121 olan Gümüşhane’nin 2017 yılında nüfusu 173 170’e ulaşmıştır. Bu nüfusun 076 84 Kadın, 097 86 Erkektir.
‹l ve ‹lçe merkezlerinde bu nüfusun 49,97%’si, kırsal kesimde ise 50,02%’si yaşamaktadır.
Bu özet girişle tanımlanan sorunlardan Gümüşhane’de nasibini almış, 1970lere kadar yerleşik olan nüfusunun büyük kısmı büyük
kentlere göç ederken çevre köylerinden aldığı göçlerle kent nüfusunu eksiltmemiş, hatta arttırmıştır. Peki öyleyse sorun nedir?
Sorun, bölgede ekonomik büyüme eksikliği ve bunun sonucu olarak da genç işgücünü tutacak olanakların bulunmamasıdır. Son
yıllardaki nüfus artışında Gümüşhane Üniversitesinin katkısının olduğu açıktır. Ancak, bu artışın yine ekonomik nedenlerle kalıcı nüfus
oluşturmakta son derece sınırlı bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Gümüşhane’de 11 Mayıs 2018 tarihinde Zigana Doğa Okulu ve
Türk Kadınlar Birliği Gümüşhane Şubesinin birlikte düzenledikleri “3. Eko-turizm Sempozyumu, Kalkınmanın Temeli Kadındır” konulu
toplantının amacı toplumun yarısını oluşturan kadınlarımızın kalkınmada aktif rol alabilecekleri gerçeğini gündeme getirmek ve iyi
örneklerin sunulması ile bu girişimlerin artmasını sağlamaktır.
Özellikle, ekonomik büyümede sorun yaşayan yörelere daha fazla destek verilmesini amaçlayan ve 1997 yılında uygulamaya konulan
“Kalkınmada Öncelikli Yöreler Yasasında 1. Derecede Kalkınma Öncelikli 30 il arasında yer alan Gümüşhane’ye geçen yıllar içinde
elbette görev alan hükümetler yaptıkları yatırımlarla destek olmaya çalışmışlardır. Ancak, yatırımların doğru yerde ve amaca doğrudan
katkı sağlayacak yönde yapılabilmesi için yörenin güçlü ve zayıf yönlerini, fırsatlarını ve tehditlerini etraflıca analiz eden gerçekçi
yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Akıllı Sürdürülebilir Kalkınma
Burada akıllı, sürdürülebilir kalkınma modellerinin geliştirilmesi yöre halkı ile bütünleşerek onların da katkıları ile biçimlenecek kalkınma
modellerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yukarıdan verilen kararlarla değil, yörede yaşayanların ihtiyaç, beklentileri doğrultusunda
onların kapasitelerine bağlı ancak onların kapasitelerini de geliştirecek enstrümanlara ve modellere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu
bağlamda tabandan gelen istek ve beklentileri temsil eden bu toplantının doğru yolda ilerleyen bir girişim olduğu açıktır. Gümüşhane
ili gelişen yeni kavramlarla biçimlenen kalkınma modellerine benzer yapıda bir Sürdürülebilir Kalkınma Modeli geliştirebilir mi?
Gümüşhane, Xsenefon’un Anabasis kitabına’da konu olan tarihi ‹pek Yolu’nun kollarının biri üzerinde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin iç
kısımlarında yer almaktadır. Bölgenin zengin tarihi MÖ 3000 yıllarına dek uzanır. Bölge turizm için değerli olan tarihi anıtlara, harika
konaklara, doğal kaynaklara, bölgesel el sanatlarına ve yerel bir mutfağa sahiptir. Zengin tarihi ve doğal zenginlikleri ile de eko-
turizme dayalı gelişme kapasitesine bağlı olarak yeni bir kalkınma modeli geliştirebilir. Burada, tarihi zenginliklerin bu turizm projesi
içinde yer almasının projenin başarılı olmasına önemli katkılar yapacağı açıktır.
Eğer, biz kalkınmanın sürdürülebilir olmasını hedef alıyorsak “sürdürülebilirlik” teması altında dört önemli bileşen açısından kentimizin
yeterli koşullara / kapasiteye ulaşmasını sağlamamız zorunludur; Ekonomik Sürdürülebilirlik, Çevresel – Ekolojik sürdürülebilirlik,
Sosyal sürdürülebilirlik, Sürekli Öğrenen Toplum. Buradaki itici motivasyon; yaratıcılık – yenilik – teknoloji üçgeninde kentin tüm
paydaşlarını eğitimle geliştirmek, daha iyi yaşam koşullarına, hizmetlere ve iş imkanlarına ulaşmalarını ve onların da bu sürece katkı
yapmalarını sağlamaktır.
Geliştirilecek kalkınma modelinin başarıya ulaşması için üç ana stratejinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.;
• ‹nsan kaynaklarının niteliğini geliştirerek yaratıcı ve yenilikçi genç kuşakların yetişmesine olanak sağlamak
• Vatandaşlık bilincini teşvik etmek, canlı, girişimci, erişilebilir, entegre olmuş kentsel ve kırsal topluluklar yaratmak
• Yerel ekonomiyi Eko - Turizmi - üretim - pazarlama - yönetim sistemlerini modernize ederek geliştirmek
• ‹ş alanları yaratmak ve yatırım çekmek için projeler geliştirmek
• Bölgede girişimciliği desteklemek
• Yerel ekonomiyi canlandırmak
Gümüşhane’de Kentsel Dönüşüm
‹stanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından 1996-1994 yıllarında yürütülen ve TÜB‹TAK tarafından desteklenen bir
proje ile Gümüşhane ve Bayburt kentlerindeki tarihi konutlar, konaklar üzerinde tespit / rölöve / analiz çalışmaları yapılarak gelecekte
bu kentlerde inşa edilecek konutlar için öneriler oluşturulmuştu. Bu proje birçok uluslararası konferansta sunuldu ve yayınlandı.
Ancak, Türkiye’de etkili olduğunu söylemek olanaksız.
Üniversitelerde mimarlık ve şehircilik alanlarında yapılan çok sayıda araştırma ve uygulama projelerinin uygulamaya etkin bir biçimde
katkı yapamamasının önündeki engellerin kaldırılması için uzmanlığa saygı kültürünün geliştirilmesi ve buna paralel olarak da projelerle
ilgili tüm paydaşların katılımını sağlayacak yeni araştırma ve uygulama platformlarının oluşturulması hayati önem taşımaktadır.
Bir taraftan kontrolsüz göç diğer taraftan hazırlıksız yakalanan yerel ve merkezi yönetimlerin bu göçle baş edememeleri ile oluşan
sağlıksız kent dokularını son yıllarda uygulanan kentsel dönüşüm projeleri ile iyileştirme çabaları da gerekli özenin gösterilememesi
ve rant baskısı nedeniyle istenen düzeye ulaşamamıştır. Sayısal olarak üretilen yeni konut sayısı bir başarı öyküsü olarak sunulsa bile
2