Page 15 - kalkinma
P. 15
Türkiye’nin kadın katılımı açısından en iyi performans gösterdiği alan ise Yükseköğretim.
Özellikle üniversitelerimizdeki akademisyen oranlarına baktığımızda 30% kadın profesör oranı ile Türkiye Avrupa’da ilk 3 içinde
yer alıyor. Ancak, genelde Yüksek Lisans ve Doktora programlarına kadınların katılımında görülen gerilemelerin devam etmesi ve
atamalarda liyakat ve eşitlik ilkelerine bağlı kalınmaması durumunda bu alandaki önderliğimizi de kaybetme riski ile karşı karşıya
olduğumuzu bilmemiz gerekir. Yükseköğretimdeki zayıf noktamız 30% a ulaşan kadın profesör oranımıza rağmen karar verici
düzeyde kadınların son derece düşük orana sahip olmalarıdır. Üniversitelerimizdeki kadın rektör oranı 8-5% arasında değişmektedir.
Yükseköğretimdeki başarımıza karşın, karar verici düzeydeki oranımız bizi AB ortalamalarına göre en sonda gelen ülkelerden
birisi konumuna getirmiş bulunmaktadır. ‹sveç’te kadın profesör oranı son yıllarda 20% den ancak 24%’e çıkabilmişken yıllardır
üniversitelerinde kadın rektör oranı hep 50% civarında kalmıştır. Burada önemli olan yönetimlerin kararlı olarak yapısal reformlar
uygulamaları ve kadınların kültürel engelleri aşabilmeleri için yeni stratejilerin geliştirilmesini ve uygulamaya konulmasını sağlamalarıdır.
Herhangi bir alanda kadınların başarılı olabilmeleri ve kendilerine verilen hakları kullanabilmeleri için gerekli birikime ve özgüvene
sahip olmaları gerekir. Bu toplantıda eko-turizm alanında başarı öykülerini dinledik ve gurur duyduk. Ancak, bir elin 5 parmağını
bile geçemediğimiz başarı öyküleri bizi hedefe götürmekte yeterince cesaretlendirebilir mi? Kadın nüfusun yetkin ve özgüvenli hale
gelmesi onların toplum hayatının her kesitinde başarılı olmalarını sağlayabilir. Bu nedenle, eğer biz kadınların sadece Eko-turizm’
de değil bütün alanlarda başarılı olmalarını ve böylece kalkınmada önemli roller üstlenmelerini gerçekten ama gerçekten istiyorsak
o zaman kızların eğitimine önem verilmesi ve Üniversite Eğitimi alan kızların oranının en az 50%’e çıkarılması, liyakat ve eşitlik
ilkelerinin işe alma ve yükseltmelerde tavizsiz uygulanması, kadınların çalışma koşullarının iyileştirilmesi için kreş-yuva gibi olanakların
sağlanması, kadınların karar verici düzeylere seçilmeleri ve atanmaları için gerekli yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerekir.
Bu genel önlemler yanında Gümüşhane’deki Kadın Nüfusunun eğitim ve öğretimle geliştirilmelerinin sağlanması ve Eko-turizm odaklı,
kapsamlı eğitimler verilmesi; ‹ş Kurma için verilecek eğitimler yanında başlangıç sermayelerinin yeterli, uzun vadede “0” faizle geri
ödemeli olmasının ve bürokrasinin en aza indirilmesinin sağlanması; Kadınların kendilerine güvenmelerini sağlayacak iyi örneklerin
sayısının arttırılması ve eğitim süreçlerinde bu örneklerin tartışılması gerekmektedir.
Cumhuriyet Devrimleri ile Dünyada kadın hakları konusunda öncü ülkelerden biri olmamıza rağmen bugün Türkiye’deki kadınların
durumu kabul edilemez. Nüfusumuzun yarısını oluşturan Kadın nüfusumuzun, kendilerini bu çevirimden kurtaracaklarına ve ülkemizin
gelişmesine, kalkınmasına herkesten daha fazla katkı yapacaklarına inanıyorum.
Yaşamını ülkesine, üniversitesine vakfetmiş bir insan olarak hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadım. Kadınlara yılmamalarını,
başarmak için mücadeleye devam etmelerini öneriyorum ve Sözlerimi Thomas Edison’dan bir alıntı ile bitirmek istiyorum.
“Bizim en zayıf tarafımız vazgeçmektir.
Başarıya giden en güvenli yol ise her zaman bir kere daha denemektir”
Konuşmamı bitirmeden önce “Kırsal Kalkınmanın Temeli Kadındır” konulu Sempozyumu düzenleyen ve bana burada konuşma
olanağı veren Zigana Doğa Okulu ve Türk Kadınlar Birliği Gümüşhane Şubesine, bu kuruluşların Sayın Başkanları Savaş Aydın ve
Aynur Çubukçu’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Kendilerini bu başarılı girişimleri dolayısıyla kutluyorum.
4